Tarihi ve kültürel zenginlikleriyle göz kamaştıran güzide ülkemizin belki de en değerli miraslarından biri Ege’de yatıyor! Evet, bahsettiğimiz bu değerli miras, Türkiye’nin sembollerinden Pamukkale Travertenleri.
Denizli’de yer alan mucizenin ünü ülke sınırlarını çoktan aşmış ve gören herkesi kendine hayran bırakmış. Sadece bembeyaz görüntüsüyle değil, şifalı sularıyla da dikkat çeken travertenler, aynı zamanda tarihi bir hazinenin yanı başında konumlanıyor!
Hierapolis Antik Kenti’ne komşu olan travertenler, kültür gezisi yapmak isteyenler için de çok iyi bir seçenek. UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan bu mucizevi sit alanını herkesin mutlaka görmesi gerektiğini düşünüyoruz. Peki Pamukkale Travertenleri’ni bu kadar özel kılan şeyler neler?
Aslında dünyada eşi benzeri bulunmayan travertenlerin oluşum hikayesi oldukça dikkat çekici! Yüksek miktarda kalkerli suyun oksijenle temas etmesi sonucunda büyüleyici, bir o kadar da ihtişamlı beyaz kayalar meydana gelmiş. Bu doğal güzelliğin sıcak termal sularla birleşmesi de travertenleri çok ayrıcalıklı bir doğa harikasına çevirmiş. Yaklaşık 2300 yıldır şifa dağıtan travertenlerdeki su sıcaklığı 30 ile 100 derece arasında değişiyor. Toplam 17 sıcak su terasına sahip travertenlerdeki şifalı sular, kalp ve damar hastalıkları başta olmak üzere, cilt ve romatizma gibi hastalıkların tedavi sürecinde etkin rol oynuyor.
Bu dünya harikası bölge ihmaller ve alınan yanlış kararlar nedeniyle çok tehlikeli bir süreci geride bıraktı. Travertenlerin yakın çevresinin imara açılmasıyla birlikte doğa harikası bembeyaz kayalar kararmaya başlamıştı, neyse ki, bu duruma son vermek için gerekli adımlar atıldı ve travertenlerin yakınındaki bölgeler yeniden imara kapatıldı. Her şeyin eski haline dönmesiyle birlikte de bu cennet köşesi beyazlığını yeniden kazandı. Ancak, bölge koruma altına alındığı için travertenlere yakın bir bölgede konaklama imkanı da kalmadı doğal olarak.
Denizli şehir merkezinde konaklayabileceğiniz çok sayıda termal otel bulabilmeniz mümkün. Ayrıca merkezden travertenlere kısa bir yolculuğun ardından ulaşmak da çok kolay. Bu yüzden konaklama anlamında telaş yaşamanıza hiç gerek yok. Pamukkale için yola çıktığınızda aradığınız konforu ve daha fazlasını bulabileceğinizden emin olabilirsiniz!
Karar verdiniz ve Pamukkale Travertenleri’ni görmek için tatil planınızı yaptınız. Şimdi sizleri bu beyaz rüyada nelerin beklediğini detaylı bir şekilde listelemeye çalışacağız. Öncelikle travertenleri bir açık hava müzesi gibi düşünmeniz gerekiyor. Belli bir süre bölgeyi gezebilmek için 35 TL giriş ücreti ödüyorsunuz. Bu ücreti ödeyerek travertenlerin hemen yanında bulunan Hierapolis Antik Kenti’ni de keşfetme şansı yakalıyorsunuz. Her mevsim saat 08:00’de ziyaretçilere kapılarını açan travertenler, kış mevsiminde 17:00; yaz mevsiminde ise 21:00’de kapılarını kapatıyor.
“Antik şehri keşfetmek yetmez, ben Antik Havuz’da da yüzmek istiyorum” derseniz, ayrıca 32 TL ödemeniz gerekiyor. Her mevsim ortalama 36 derece su sıcaklığına sahip olan bu göz kamaştırıcı havuzda yüzme fırsatını yakalamak için küçük bir bedel diye düşünüyoruz. Fırsatınız varsa mutlaka bu tecrübeyi yaşayın!
Romalılar döneminde meydana gelen bir depremin ardından oluştuğuna inanılan bu havuz, geçmiş dönemlerin en önemli şifa kaynaklarından biriymiş. Dertlerine derman arayan birçok kişi, bu havuza girip iyileşmek için günlerce sıra bekliyormuş.
Farklı yerler görmeyi seviyorsanız ve yolunuz hala Pamukkale’ye düşmediyse; bembeyaz travertenleri görmek, termal otellerde konaklayarak şifa bulmak ve Hierapolis Antik Kenti gibi tarih kokan bölgeleri keşfetmek için mutlaka birkaç gününüzü bu doğal cennete ayırın!
