Bildiğiniz üzere, Anka kuşu, en çok sevilen mitolojik karakterlerden birisidir. Güçlü, bilge ve dayanıklıdır, küllerin doğar. Bu sebeple Varşova, Anka Kuşu ismiyle de bilinir çünkü küllerinden doğmuştur.
Nazi işgalinden önce Polonya nüfusunun %30’u, yani 400 bin kadar kişi, Yahudi idi ve 400 kadar sinagog vardı, bu dönemde insanlar bir uyum içerisinde yaşıyorlardı.
Dünya Savaşı sırasında Yahudiler, Varşova’nın %2,4’lük sıkıştırılmış kısmını oluşturan gettolara (kenar mahallere) gitmeye zorlandılar ve Naziler Yahudileri ölüm ve toplama kamplarına göndermeden önce zaten 100.000 Yahudi açlıktan ve hastalıktan hayatını kaybetmişti.
Dünya Savaşı hakkında saatlerce süren tarih derslerine ve sınava yahut bir seyahat filmi izlemeye kıyasla Varşova’da geçirdiğim birkaç günde buradaki durum hakkında daha çok şey öğrendim!
II. Dünya Savaşı’nın Varşova’da Bıraktığı İzler
Varşova’da yapılabilecek en ilgi çekici şeylerden birisi elbette II. Dünya Savaşı hakkında konuşup tartışmak oluyor ve elbette sonrasında da bugün ne durumdayız onun hakkında konuşurken buluyoruz kendimizi…
Aslında böyle bir deneyim, tartışma esnasında farklı düşüncelerin uyanmasına ve diğer insanlardan hayata dair bir şeyler öğrendiğiniz seyahatin önemli bir kısmı oluyor.
Tuhaf bir şekilde başkalarının neler yapmak durumunda kaldığını, nasıl vahşice katledildiklerini hatırlamak, yaşıyor olmanın ne kadar kıymetli olduğunun farkına varmanıza sebep oluyor.
Fakat Varşova’nın acı dolu geçmişi sebebiyle “heyecan verici” bir havası olduğunu söylemek pek mümkün değil, Saraybosna’nın tam tersi bir havası var, ve hala birçok binada kurşun deliklerini görebiliyorsunuz.
Tabi Varşova en başından beri şehri yeniden inşa edilip yeni bir çağ başlatılmaya çalışıyor ve aynı zamanda “Old Town” olarak bilinen şehrin merkez kısmının savaş öncesi görüntüsünün korunmasına özen gösterilmiş.
Şehrin ünlü alışveriş caddesi insanlarla dolu ve hayat akıyor. Fakat bu geçmişte olanlara sırtını dayayıp bunu inkâr eder şekilde olmuyor elbette…
Anıtlar, heykeller, müzeler ve Yahudi mezarlığı, Varşova’nın karanlık çağlarının öyküsünü anlatıyor ve ziyaretçide etkileyici bir farkındalık oluşturuyor.
Varşova, İkinci Dünya Savaşı sırasında olanların bir hafızasıydı aslında.
Varşova, tıpkı Saraybosna gibi, seyahatimizdeki ilginç bir duraktı, bizim iç dünyamıza dönmemize fırsat verdi ve birçok ilginç sohbet armağan etti.
I. Dünya Savaşı’nda Varşova
Bu şehirde insanlara nasıl eziyet edildiği, zalim davranıldığı hayatımızın aslında ne kadar kıymetli olduğunu fark ettirdi ve bizi yaşam isteğiyle doldurup ilham verdi diyebilirim.
Elbette bu aynı zamanda “bir şehir nasıl yeniden yaratılır”ın hikayesi.
Tamamıyla yerle bir edilmiş bu şehri yeniden inşa etmeye başlamışlar. “Old Town”ın savaş öncesindeki halinin inşasının çok etkileyici olduğunu söylemek mümkün.
Bu şehir gerçekten Anka Kuşu ismini hak ediyor.
Tabi birçok Polonyalı bize birçok farklı türde sosis sundu zira Polonyalılar sosisi yüzyıllar önce keşfettiklerini savunuyorlar.